"İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü" anlamına gelen HIV (Human Immunodeficiency Virus), insan vücuduna girdiği anda bağışıklık sistemini hedef alıyor ve beyaz kan hücrelerine saldırarak orada çoğalıyor. Virüs zamanla enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı bağışıklık sisteminin koruma görevlerini zayıflatarak immün sistemi tamamen etkisiz hale getiriyor. Bu aşamadan sonra ise “Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” anlamına gelen AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) gelişiyor.
“TÜRKİYE’DE HIV/AIDS ARTIYOR”
İstatistikler, Türkiye'nin AIDS’in giderek arttığı ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2018 yılında Türkiye’de 4500 yeni HIV enfeksiyonu tanısı konulduğunu belirten HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Türkiye’de ilk HIV tanısının 1985 yılında alındığını, o tarihten Kasım 2019’a kadar ülkemizde yaklaşık 25 bin kişinin HIV pozitif olduğunu söyledi. Bildirilen bu rakamın yaklaşık yüzde 30’u ise HIV’in yeterli ve doğru tedavi edilmediğinde gelişen ve ilerlemiş hali olan AIDS.
Ancak Doktor Fehmi Tabak’a göre asıl önemli ve tehlikeli olan nokta; bu 25 binlik vakanın üçte ikisinin son 5 yılda ortaya çıkmış olması. Çünkü Prof. Tabak, HIV/AIDS vakalarının gelişmiş ülkelerde azalma, Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkelerde ise artma eğilimine girdiğini söyledi:
“Şu bir gerçek ki, Amerika, Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde HIV ve AIDS’te yeni tanılar azalmaya başladı ama Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Orta Asya ve Doğu Avrupa’da yeni tanı alanların sayısında önemli artış var ki Türkiye de bu ülkelerin içinde.”
Pozitif-iz Derneği Başkanı Çiğdem Şimşek de 2017 Başkent Üniversitesi/HATAM HIV AIDS Farkındalık Araştırması sonuçlarını hatırlatarak HIV/AIDS konusunda toplumsal bilinç yetersizliğine dikkat çekti, “Türkiye’de yapılmış olan en kapsamlı HIV farkındalık araştırmasının sonuçlarına göre toplumun %77’si hala HIV hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını ve %75’i HIV ile yaşayan bireylerin herkes gibi normal bir yaşam sürebileceğini bilmediğini ifade etmektedir” dedi.
“BİLGİ EKSİKLİĞİ, HEM ENFEKSİYONU HEM DE HAK İHLALLERİNİ ARTIRIYOR”
Toplumdaki bilgi eksiklikleri ve önyargıların, HIV pozitiflere yönelik damgalayıcı ve ayrımcı davranışlara da neden olduğunu ifade eden Şimşek, “Bilgi eksikliği, enfeksiyonun ülkemizde artmasına ve HIV pozitiflerin hak ihlalleri yaşamasına zemin hazırlamaktadır. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS), HIV enfeksiyonuna ve HIV ile enfekte insanlara karşı ayrımcılık önlenemezse, yayılımın da engellenemeyeceğini savunmaktadır. Bilim çevreleri ve insan hakları savunucuları, önyargılar ve ayrımcılığın yayılımı arttığı yününde hem fikirdir” değerlendirmesinde bulundu.
HIV NASIL BULAŞIR?
İlk kez 1980 yılında tanımlanan ve o tarihten itibaren 75 milyon kişiyi etkileyerek, 30 milyon insanın ölümüne neden olan AIDS’in etkeni olan HIV’in en önemli bulaşma yolu cinsel ilişki.
Aynı zamanda İÜ Cerrahpaşa- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Fehmi Tabak, HIV’in bulaşma yolları ile ilgili şunları söyledi:
“Genel olarak cinsel yolla; anal, vajinal ve oral ilişki ile bulaşır. Çok az anneden bebeğe bulaşabiliyor veya kan nakliyle de olabiliyor ama en önemli bulaş şekli cinsel yoldur. En önemli bir diğer nokta ise prezervatif kullanılmamasıdır. Kondom kullanımı konusunda yeterli bilinç yok. Son yıllarda bu konuya çok fazla vurgu yapılmıyor, bu nedenle bulaşma çok fazla oluyor. Cinsel yolun dışında damar içi madde kullanmak, aynı enjektörü paylaşmak, kan ve kan ürünleri, hijyen kurallarına dikkat edilmeden dövme, piercing gibi işlemler yaptırmak, kan nakli, HIV pozitif birinden organ nakli, HIV pozitif birine kullanılan enjektör iğnesinin ele batması da bulaşma yolları arasındadır."
Korunma ve bulaşma yollarındaki bilinç düzeyi istenilen boyutlara gelmese de Dünya Sağlık Örgütü artık AIDS’i öldürücü değil, kronik bir sendrom olarak değerlendiriyor. Yani, tedavideki gelişmeler sayesinde ölüm oranları düştü, hastaların yaşam süresi uzadı, HIV pozitif kişiler artık günde 1 ya da 2 tablet kullanarak normal hayatlarına devam edebiliyor.
HIV VÜCUDA ALINDIĞI ZAMAN NASIL BİR SEYİR İZLER?
Dr. Tabak’ın HIV’in vücuda girdikten sonraki seyri hakkında verdiği bilgiye göre, HIV ile enfekte olan kişi bir süre sonra grip benzeri şikayetler yaşıyor, kısa süren bu dönemden 15-20 gün sonra virüs açısından “sessiz” döneme giriliyor. Sessiz yani latent dönemde yaklaşık 2 ile 10 yıl hastalıkla ilgili hiçbir belirti veya şikayet olmayabiliyor. Ancak belirtisiz bu latent döneminin sonu fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserlerle birlikte ortaya çıkan AIDS olabiliyor.
HIV VÜCUDA GİRDİKTEN NE KADAR SONRA TESTTE ORTAYA ÇIKAR?
Kişi virüsü aldığı zaman aşağı yukarı 12-13 gün sonra kan testi pozitifleşmeye başlıyor. Bu test pozitif çıkarsa hemen tedaviye başlanıyor. Tıp dünyasında 3-4 yıl önceki görüş; HIV testi pozitif çıkar çıkmaz hemen tedaviye başlamamak, biraz beklemek gerektiği yönündeydi ancak Dr. Tabak, araştırmaların, pozitif çıkan HIV’de tedavinin hemen başlaması gerektiğini ortaya koyduğunu söylüyor:
“Çok büyük çalışmalar yapıldı ve görüldü ki tedaviler kişinin kanında virüsü 1-2 ay içinde negatifleştiriyor. 6 ay eğer kanda negatif kalırsa bu kişinin artık bulaştırıcı olmadığı çalışmalarla gösterildi. Onun üzerine DSÖ ve bütün rehberler tedavi mentalitesini değiştirerek, ‘madem bu tedavi altında bulaştırmıyor o zaman, test pozitif olan herkese tedavi başlayalım’ noktasına geldiler. Bu çok önemli bir olay. Kişinin kanında saptanamazsa bulaştırmaz. Tedavinin daha kolay olması nedeniyle kişi hemen tedavi altına alınıyor. Olur ki test yaptırmazsa problem ondan sonra başlıyor. Çünkü birincisi kişi virüsü bulaştırmaya başlıyor, ikincisi de hastalık ilerliyor, çok ileri evrede fırsatçı bir enfeksiyon veya kanser gelişiyor. İşler ondan sonra zorlaşıyor ve zaten AIDS aşamasına geçmiş oluyor.”
KORUNMASIZ VE ŞÜPHELİ CİNSEL İLİŞKİDEN SONRA NE YAPILMALI?
HIV/AIDS ile mücadelede farkındalığın önemine vurgu yapan ve “Farkındalık ne kadar artar ve ne kadar erken tanı konursa hem bizim açımızdan hem de hasta açısından çok daha iyi sonuç alınıyor” diyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı, “Şüpheli ve korunmasız cinsel ilişkiden sonra yapılması gerekenler nelerdir?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şüpheli ilişkiden 12 gün sonra yapılan HIV testi pozitif çıkmazsa, test 1 ay sonra yine yaptırılmalı. Bunda da pozitif çıkmazsa iyice emin olmak için 3 ay sonra tekrar test yapılmalı. Eski testler bu kadar güvenli değildi, artık testler 12 günde sonuç veriyor ama yine de 1 ve 3 ay sonra yine test yaptırılmalı.”
“TÜRKİYE’DE BİNLERCE İNSAN HİV POZİTİF OLDUĞUNDAN HABERDAR DEĞİL”
“HIV, uzun yıllar belirtisiz seyredebileceği için düzenli HIV testi yaptırmanın hem kişinin hem de toplum sağlığını korumanın en etkili yolu olduğunu aktaran Pozitif-iz Derneği Başkanı Çiğdem Şimşek, çok önemli bir nokktaya parmak bastı ve test yaptırmaktan çekindiği için HIV pozitif olduğunu bilmeyen çok sayıda insan olduğunu söyledi:
“Tedavi ile HIV miktarı B=B, yani belirlenemeyen-bulaşmayan seviyesine gelen pozitif bireyler, HIV’i cinsel ilişkiyle başkalarına bulaştıramazlar, doğal yollarla enfekte olmayan bebekler dünyaya getirebilirler, herkes kadar sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürebilirler. Dr. Murat Sayan’ın matematiksel modelleme çalışmasının da gösterdiği gibi Türkiye’de binlerce insan HIV pozitif olmasına karşın test yaptırmadığı için durumundan haberdar değil ve HIV pozitif olduğunu bilmiyor.”
HIV SARILMAKLA, TOKALAŞMAKLA, AYNI ORTAMDA BULUNMAKLA BULAŞMAZ
HIV/AIDS bulaşma yolları ile ilgili bilgi eksikliğinin giderilmesi ve bulaşma yollarının önemsenmesi gerektiğine vurgu yapan HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ise, tükürük, gözyaşı, ter, dışkı, idrar, böcek-sivrisinek ısırıkları gibi yollarla ve HIV pozitif biriyle aynı ortamda bulunmak, aynı evde yaşamak, aynı tuvaleti kullanmak, aynı havayı solumak, tokalaşmak, öpüşmek ve sarılmakla virüsün bulaşmadığının altını çizdi.